RT France’ın Faaliyetlerinin Durdurulması hk. Avrupa Birliği Adalet Divanının Kararı

Bu yazı, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın bahsedilen konuya ilişkin vermiş olduğu kararın özet niteliğindeki çevirisidir.

30 Mart 2022 tarihli Avrupa Birliği Adalet Divanına konu olan davada başvuran sıfatındaki Russia Today (RT) France, Boulogne-Billancourt’ta (Fransa) kurulmuş tek hissedarı olan bir anonim şirkettir. Başvuranın tüm sermayesi, Rusya Federasyonu’nun merkezi Moskova menşeili olan ve kâr amacı gütmeyen özerk bir dernek olan ANO “TV-Novosti” derneğine aittir. RT France, farklı temalara ilişkin haber kanalları olan bir medya kuruluşudur.

24 Şubat 2022’de başlayan Rusya Federasyonu’nun Ukrayna’yı işgali sonrası Avrupa Birliği ve diğer uluslararası oluşumlar, Rusya Federasyonu’na karşı yaptırımlarda bulunmuştur. Avrupa Birliği Konseyi, RT France’ın Rusya Federasyonu’nun Ukrayna’ya yönelik işgalini haklı çıkaracak şekilde destek ve propagandada bulunduğunu, ayrıca Avrupa Birliği’nin komşu ülkelerinde yer alan sivil toplum örgütlerinin üyelerini tehdit eder nitelikte davrandığını ve gerçekleri ciddi boyutta çarpıtır şekilde yayın yaptığını iddia etmiştir. Bu sebeplere dayanarak “tartışmalı” kanunlarla, bu yayın örgütünün yayın faaliyetlerini acilen askıya almak amacıyla kısıtlayıcı önlemlere başvurmuştur.

Sosyal medyanın savaşlardaki rolü

RT France, bu kısıtlayıcı tedbirlere yönelik acil olarak menfaatlerin dengelenmesi amacıyla ihtiyati tedbir uygulanması gerektiğini ifade ederek ilgili kanuna yönelik yürütmenin durdurulması davası açmıştır. Mahkeme, aciliyetin mevcut olduğuna karar verirse ve menfaatlerin adil bir şekilde dengelenmediği kanısına varırsa, gerekli ihtiyati tedbirlere başvurulabileceğini ifade eder. Devamında ise söz konusu kanunun, “yasallık karinesinden” yararlanacağını belirtir. Bu sebeplerle yargıç, iddia edilen durumların mevcut olduğu istisnai hallerde Genel Mahkeme önünde itiraz edilen hukuki eyleme karşı yürütmenin durdurulmasının ve ihtiyati tedbirlere başvurulmasının mümkün olduğunu dile getirir (19 Temmuz 2016 tarihli karar, Belçika v ​​Komisyon, T- 131 /16 R, EU:T:2016:427, madde 12).

Mahkeme’nin İçtüzüğü’nün 156. maddesinin dördüncü fıkrası, ihtiyati tedbiri hukuken ve fiilen haklı (fumus boni juris) kılacak nedenlerin varlığının ispatının başvurucuya ait olduğunu ifade eder. Devamında ise Mahkeme, mevcut olayda bu nedenlerin varlığına yönelik değerlendirmeleri gerçekleştirir. Davaya bakmakta olan hakim, ilgili tedbir başvurusuna ilişkin geniş bir takdir yetkisini haiz olup davanın özellikleri ışığında karar vermekte serbesttir. Mahkeme Başkanı, tarafları sözlü dinlemeye gerek bile kalmadan aslında dosyadaki deliller ışığında, ihtiyati tedbire ilişkin bir karar vermek için yeterli bilgilerin mevcut olduğunu ifade etmektedir.

Mahkeme, ilk incelemeyi; ihtiyati tedbirin “aciliyet şartı”na ilişkin gerçekleştirir.

Mevcut davada, hasarın ciddi ve onarılamaz niteliğinin ispatlanması için, kısıtlayıcı tedbirlerin ekonomik ve sosyal sonuçlar doğacağı, zira kısıtlayıcı tedbirler nedeniyle yayın yapılmasının mümkün olmadığı söylenmiştir. Gazetecilerin akreditasyonunun sistematik olarak engellendiği, medya çalışanlarının ölüm tehditleri aldığı, yüzden fazla gazetecinin işten çıkarılmak zorunda kalındığı ve uzun vadede bu tedbirin işin sürdürülebilirliğinin ciddi tehlikeye atıldığı belirtilmektedir. Dolayısıyla, maddi zararın sosyal boyutunun değerlendirilmesi mümkün olmadığından yalnızca ekonomik ve mali bakımdan değerlendirerek Konsey, bu verilere dayanarak aciliyet şartının karşılandığını inceler.

Mahkeme, yerleşik içtihatlara uygun olarak maddi tazminatın, onarılamaz zarar niteliğinde kabul edilemeyecek maddi zararların eski durumuna döndürülmesi amacıyla verilebileceğini belirtir ([bkz. 23 Nisan 2015 tarihli karar, Commission v Vanbreda Risk & Benefits, C‑35/15 P(R), EU:C:2015:275, madde 24 ve anılan içtihat]).

Mahkeme, başvuranın mali durumunu belirtmekten kaçındığına ve mali zararın ciddi ve onarılamaz niteliğine yönelik yaklaşık bir miktar belirtmekten bile kaçındığına dikkat çeker. Mahkeme, buna ilişkin bir göstergenin eksikliğinde ciddi ve onarılamaz bir maddi zararın meydana gelmiş olma ihtimalinin yokluğundan bahseder. Mahkeme, somut delil ve olgulara dayanmayan yalnızca “soyut” iddiaların genel bir şekilde sunulmasını, bu açıdan yetersiz bulur. Son olarak Mahkeme, ciddi ve onarılamaz bir maddi zarar olarak istisnai bir halin mevcut olmadığına karar verir.

Bu bakımdan ikinci olarak Mahkeme, RT France’ın Rusya Federasyonu’nun ve makamlarının bir aracı olarak lanse edilmesinden dolayı şirketin itibarının zedelenmesi gerekçesiyle manevi tazminata hükmedilebilirliği değerlendirir. Ayrıca, söz konusu kısıtlayıcı tedbirin yürürlüğünün durdurulmadığı sürece bu itibar zedelenmesinin devam edeceğini ve daha ağır manevi zarara mahal vereceğini belirtir.

Üçüncü olarak, ciddi ve onarılamaz zararın varlığı iddiasıyla hakka yönelik gerçekleşen bahsedilen saldırının soyut bir şekilde temel hakların ihlalini iddia etmek adına yeterli olmadığı için bu talebin kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. Daha önceden de bahsedildiği üzere, bu bakımdan yalnızca soyut kalan bir iddia yeterli olmayıp, mutlaka somut delil ve olgularla desteklenerek ciddi ve onarılmaz bir zararın mevcudiyeti ortaya konulmalıdır. Davada ise başvurucu, buna yönelik ispat gerçekleştirmemiştir.

Son olarak ise yerleşik içtihat uyarınca üçüncü kişinin korunan menfaati ve genel bir menfaat söz konusu olduğunda, her ne kadar başvurucunun kendi menfaatine yönelik de bir ispat yükü olsa da bunlar, bireysel menfaatin önüne geçer ve aciliyetten bahsedilemez (bkz. 30 Nisan 2020 tarihli karar, Nouryon Endüstriyel Kimyasallar ve Diğerleri v Komisyon, T‑868/19 R, yayınlanmadı, EU:T :2020:171, madde 24 ve anılan içtihat). Mahkeme; başvurucunun, kısıtlayıcı tedbirlerle Avrupa toplumunun demokratik karakterine zarar geleceği iddiasının soyut kalıp ispatlanmadığından gerek bu iddiaların “başvurucunun sessiz kalması” olarak kabul edip, iddialarını açıkça dayanaktan yoksun görmüştür.

Mahkeme, son olarak “menfaatlerin dengelenmesi” üzerine bir değerlendirme gerçekleştirir.

Mahkeme, başvurucunun talebi üzerine verilecek olan bir ihtiyati tedbirin, başvurucunun hukuken korunan menfaati bakımından bu hukuki işlemin sonuçlarının geriye döndürülmesi imkanını göz önünde bulundurarak, yerleşik içtihat uyarınca başvurucunun menfaatinin üstün gelip gelmediğini inceler.

Mahkeme, kısıtlayıcı tedbirle birlikte güdülen amaç olan Rusya Federasyonu’nun Ukrayna’yı işgaline yönelik medya tarafından gerçekleştirilen “dezenformasyon ve istikrarsızlaştırma kampanyalarına” karşı korunma ihtiyacına değinir. Dolayısıyla bunlar, Avrupa toplumunu ve düzenini korumaya yönelik Ukrayna’nın işgaline bir an önce son verilmesine yönelik başvurulan tedbirlerdir.

Mahkeme, yürütmenin durdurulması talebinin kabul edilmesi halinde başvurucunun korunan hukuki menfaatine yönelik zararların tazmininin söz konusu olabileceğinden bahseder. Devamında ise Mahkeme, “propaganda ve dezenformasyon kampanyalarının” demokratik toplumun temelini baltalar niteliğini vurgular ve bu kampanyaların, modern savaşın cephaneliğinin ayrılmaz bir parçası teşkil ettiğini ifade eder. Durum, böyle olduğundan kısıtlayıcı tedbirlere başvurulacak medyanın bu faaliyetlerinin derhal askıya alınmasını hukuka uygun bulur. Dolayısıyla bu içtihat, fumus boni juris’in varlığına yönelik bir karara gerek olmaksızın yürütmenin durdurulması talebinin reddedilmesi anlamına gelir.

Avrupa Birliği Adalet Divanının 30 Mart 2022 tarihli ve 54/22 numaralı T‑125/22 R kararının orijinal dili, Fransızca olup yalnızca bu karar özetinde kullanılmak üzere benim tarafımdan Türkçe çevirisi yapılmıştır.

Default image
Ulaş Giray KIRIMOĞLU
Articles: 6

Leave a Reply