Leroy v. Fransa (İHAM – Karar Özeti Çevirisi #1)

2 Ekim 2008 tarihli İHAM (Mahkeme) kararı, başvurucunun İHAS (Sözleşme) madde 10 tarafından güvence altına alınmış olan ifade özgürlüğü ile ilişkilidir. Bu madde, Anayasamız madde 26‘da düzenlenmiş olan ifade hürriyeti başlıklı temel hak ve hürriyetinin uluslararası insan hakları sözleşmesi boyutundaki karşılığıdır.

Sözleşme’nin ilgili maddesi, şu şekildedir:

  1. Herkes,(*) ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu
    makamlarının müdahâlesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin,
    kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme
    özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve
    sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir.
  2. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin
    kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda
    ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin
    korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin
    önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının
    korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin
    yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı
    formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir.

Mahkeme tarafından yayınlanmış olan karar özeti, yalnızca resmi dilleri olan Fransızca ve İngilizce dilinde mevcut olup tarafımızca Türkçe diline çevrilmektedir. Karar gerekçesinin ise Türkçe diline çevrilmiş hâli, İHAM karar arama platformunda mevcuttur.

Leroy v. Fransa – 36109/03 (İngilizce)

Karar 2.10.2008 [Bölüm V]

(Sözleşme) Madde 10 (Fıkra 1) – İfade Özgürlüğü ve (Sözleşme) Madde 17 – Hakları Kötüye Kullanma Yasağı

Netice: Karikatürün yayınlanması ve karikatürün açıklamasına eşlik ederek terörizme göz yumma suretiyle iştirâk edilmesi sebebiyle mahkûmiyet. Sonuç, ihlâl değil.

Olay: 11 Eylül 2001 tarihinde ABD’de bulunan Dünya Ticaret Merkezi’ne ait İkiz Kuleler’e gerçekleştirilen saldırı neticesinde karikatürist olan başvurucu, haftalık yayın yapan bir Bask karikatür dergisine, saldırıyı resmetmesi ve açıklamasına ünlü bir markanın sloganını parodi hâline getirerek “Biz hayâl ettik, Hamas gerçekleştirdi” şeklinde yayınlanmasına yönelik editör ekibine talimat vermiştir. Başvurucu, bununla birlikte amacının New York’a gerçekleştirilen saldırıyla birlikte Amerikalı emperyalizminin yıkılmasını sunmak olduğunu ifade etmiştir. Karikatür, 13 Eylül 2001 tarihinde gazetede yayınlanmıştır. Kaymakamın şikâyeti üzerine savcı, karikatürist olan başvurucu ve gazetenin yayın direktörü hakkında, teröre iştirâk ve göz yumma(ya ilişkin section 24 of the Law of 29 July 1881) gerekçesiyle cezaî işlem başlatmıştır . Sonraki gazete yayınında sırf bir sayfa, karikatüre gelen şikâyet ve tepkiler üzerine sırf çizim amacını açıklayan yayın direktörüne destek sunmak için ayrılmıştır. Mahkeme, karikatürist olan başvurucu ve yayın direktörünü, suçlu bularak ikisinin de 1,500 EUR ödemesine hükmetmiştir. Mahkeme, 11 Eylül 2001 tarihinde yaşanan İkiz Kuleler’in trajik ve şiddetli yıkımının gazetede açıkça resmedilmesini ve hayâl şeklinde nitelendirilmesini, öldürme eyleminin güzellenmesi şeklinde yorumlayarak teröre göz yumma olarak kabûl etmiştir. Ayrıca Mahkeme, verilen para cezasının özellikle o dönem içerisinde oluşan hassasiyet neticesinde o bölgedeki kamu düzenine yansıtılmış olan zararı yansıtarak tazmin etmesi gerektiğine hükmetmiştir. Başvurucu, temyiz başvurusunda bulunmuş, başvurusu ise Yargıtay tarafından açıkça dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle esas kısmından reddedilmiştir.

Hukuk: (Sözleşme) Madde 10: Ön-itiraz (konu bakımından yetkisizlik iddiası) – reddedildi: Hükümet, terör olaylarına iştirâk ve göz yumma suçunun Sözleşme madde 17 kapsamına girmediğini iddia etmiştir. Mahkeme ise çekişmeli yargı hâlinde bu durumun Sözleşme’nin on yedinci maddesinin, onuncu madde kapsamına girmediği istisnaî durumlardan biri olmadığını açıklamıştır.

Başvuranın iletmeye çalıştığı mesaj ise kendi ettiği ifadenin temel hakların reddi şeklinde olmayıp kendi ifadelerinin diğer saldırgan kullanım şekillerinden olan “doğrudan ırkçı”, “Yahudi aleyhtarlığı” ya da “İslamofobi” kapsamında olmadığı ve bu ifadelerle bir tutulamayacağı olmuştur. İkinci olarak ifade edilen husus ise kendilerinin çizmiş (başvurucu bakımından değerlendirilecek olan) ve yayınlamış oldukları karikatür, her ne kadar yerel mahkeme tarafından terörü tasvip eder nitelikte kabul edilmiş olsa da kendileri (yalnızca başvuru açısından değerlendirme), terör eylemlerini gerçekten de tasvip etmediğidir. Son olarak Mahkeme, ulusal hukuk bakımından başvurucuya isnat edilen suçun mutlak hak kategorisinde yer almayan ifade özgürlüğünün kapsamında yer alması gerektiğini kabul etmiştir.

(Sözleşme) Madde 10 – Başvurucu hakkındaki mahkûmiyet kararı, başvurucunun ifade özgürlüğüne müdahâle teşkil etmektedir. Bu müdahâle, kanunen öngörülmüştür ve terörle mücadelenin doğası gereği kamu düzeninin bozulmasının önlenmesi, bozulması hâlinde yeniden tesis edilmesi şeklinde, dönemin hassasiyetinin gerektirdiği koşullar nedeniyle bu amaçlar gereği, meşru amaç niteliği taşımaktadır. Asıl tartışmalı nokta ise (üç aşamalı testteki) “demokratik toplumda gereklilik” aşamasıdır. 11 Eylül 2001 tarihinde yaşanan bu trajik olay, o dönem küresel bir kaosa yol açmış ve devamında bir “genel çıkar” tartışmasına yol açmıştır. Mahkeme, başvurucunun karikatürize ettiği bu çizimin başvurucunun niyetini açıkça ortaya koyduğunu ifade etmiş, yalnızca çizimle kalmayıp karikatürün üstüne eklenmiş açıklamayla da Amerikalı emperyalizmini yalnızca eleştirmeyen, ayrıca onun şiddetli yıkımını ve bu şiddeti yücelten tavrı dolayısıyla saldırının fâili olarak varsaydığı kişi ve kişilere göstermiş olduğu manevî destekle de bu saldırının mağdurlarının onurlarını ciddi bir şekilde zedelediğini açıklamıştır. Mahkeme, başvurucunun bu çizimin altında yatan niyetinin ulusal hukuktaki yargılama sürecinde beyan edilmediğini, sonrasında beyan edildiğini, başvuru gerçekleştikten sonraki gösterdiği olumlu tepkisinin bu olayın yarattığı olumsuz sonuçların etkisini geriye döndürebilecek niteliği haiz olmadığını belirtmiştir. Mahkeme, vurgulayarak şunu ifade etmektedir: Provakasyonun suç teşkil etmesi için mutlak anlamda bir tepkiye yol açması gerekmemektedir. Mahkeme, başvurucunun başvuruya konu olan olaydaki niyetine yönelik daha detaylı bir değerlendirme gerçekleştirirken başvurucunun niyetinin gerçeğin çarpıtılması ve abartılması şeklinde hiciv tarzını ele alarak ajitasyon ve kışkırtmaya yol açmasında, temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının doğasında olan bazı görev ve sorumluluklar da üstlenilmiştir.

Mahkeme, bu ifade biçiminin olay nezdînde farklı bir önem kazandığını ifade etmiştir. Bu perspektiften, yaşanan bu trajik olayın yalnızca iki gün ardından böyle bir karikatürün ayrıca bu tarz bir açıklamayla birlikte açıklamaya hiçbir özen gösterilmemiş olmasından dolayı başvurucunun şahsı bakımından sorumluluğunun artabileceğini belirtmiştir. Ayrıca başvurucunun sarf ettiği ifadenin siyasal olarak hassas bir bölgeye yönelik olmasından ötürü çizimin yayınlanmasıyla birlikte şiddeti körükleyebilecek ve kamu düzenini pekâlâ etkileyebilecek bir tepki olduğu belirtilmiştir. Mahkeme, yerel mahkeme tarafından uygulanmış para cezası tedbirinin de karikatürle bağlam içerisinde değerlendirildiğinde meşru amaçla orantılı olduğunu ifade etmiştir.

Sonuç olarak, başvurucunun ifade hürriyeti ihlâl edilmemiştir.

Mahkeme, başvurucunun İHAS Madde 6 Fıkra 1 ile güvence altına alınmış olan adil yargılanma hakkının ihlâl edildiği kanısına varmıştır. Böylelikle, Sözleşme Madde 41 ile düzenlenen adil tazmin ilkesinin uygulama alanını olacağı da belirtilmiştir.

Default image
Ulaş Giray KIRIMOĞLU
Articles: 6

Leave a Reply